14 Kasım 2009

Burası İstanbul!

"Mavi Jeans'in yurtdışı lansmanı için çok başarılı ama İstanbul tayfası için oldukça gülünç bulduğum ancak bir türlü inandırıcı bulamadığım "Burası İstanbul" kampanyası için daha önce yazdığım bir yazıyı paylaşacağım sizle beyler bayanlar. Reklam da pek bir başarılı oldu olmasına ama bu gerçekleri reklamın gözüne sokamayacağımız anlamına gelmez!"

-kızım bu ne kılık?
-anne burası İstanbul!
-ne bu oğlum daracık giyinmişin?
-baba! burası İstanbul

Mavi jeansin "burası İstanbul" sloganlı yeni reklamı dönüyor şu sıralar televizyonda.. Yukarıdaki ve benzeri diyaloglarla süslü reklamı görünce Allah Allah dedim, ya ben Tunus'ta falan mı yaşıyorum acaba? Süslenip püslenecem, kısacık daracık giyinecem sokağa atıverecem kendimi ne o burası İstanbul..

Bakın bu durumda neler oluyor birkaç örnek;

-Kırmızı rujunu ve topuklu ayakkabılarının üzerine çektiği mini etek kombinasyonunu gören güzide delikanlılarımız renkli görüntüsü ile "fazlaca" dikkat çekmesi üzerine kapıdan çıktığı anda Taşkınsu'yun peşinden aç kuzgunlar misali yürümeye başlar, "hey Beyonce, nereye böyle" isimli girizgah cümlesinden sonra "al dudaktan bal yanaktan.." şeklinde devam eden yer yer şarkılı türkülü tacizlerde bulunurlar, ama suç delikanlılarımızda değildir elbet çünkü burası İstanbul'dur ve Taşkınsu haddini aşacak derecede cesurdur..

-Taşkınsu aynı zamanda fotoğrafla ilgilenmektedir ve ayvayı yemiştir. Bir kapalıçarşı gezintisi sırasında dükkan çalışanları dahil olmak üzere bakışlar hanımkzımızın üzerindedir.. Yalnız bakışlar mı? En kısa zamanda renkli fenerlerin fotoğrafını çeken Taşkınsu'ya beklenen cümle geliverir "şu fenerler kadar çekici olsaydım!".. Çünkü burası İstanbul'dur...

-Taşkınsu havaalanından yeni gelen Rus turist arkadaşını alır ve yılbaşını kutlamak için Taksim'e götürür.. Ama kızcağız kutlamayı bir otobüs durağının tepesinde asılı kalarak geçirir, geçirdiği en farklı yılbaşı olduğu doğrudur çünkü burası İstanbul'dur...

-Taşkınsu ve birkaç arkadaşı bir akşam okul çıkışı Tarlabaşı'ndan aşağı doğru evlerine yürümektedirler.. Birkaç kapkaççı "beyaz şahinleriyle" yanlarına usulca yanaşır ve güzelim çantalarını Taşkınsu ve arkadaşlarını birkaçyüz metre sürüklemek suretiyle kapıp kaçarlar çünkü burası İstanbul'dur.

- Taşkınsu'yun arkadaşı Hamido 4 yıl önce üniversiteyi kazanınca ailesiyle birlikte Anadolu'dan taşı toprağı altından sandıkları ama pekala her yanın inşaat, beton, çamur olduğunu görünce çok şaşırdıkları İstanbul'a göç edip gelmişlerdir. 4 yıl sonra mezun olan Hamido işsizdir çünkü burası İstanbul'dur..

Dünyanın en güzel şehridir İstanbul, bir bakanı bir daha baktıracak güzelliktedir, havasını soluyan bırakamaz kolay kolay bunların hepsi doğru, İstanbul benim için bambaşka bir şehir, dünyanın neresinde yaşarsam yaşayayım dönüp dolanıp gelmek isteyeceğim yer.. Asla bir başka şehirle değişmem İstanbul'umu...

Ama...Altan Erkekli, Güneşi Gördüm'de bir konuşma yapmış ve şöyle demişti:

"Yaşadığımız yer dünyanın en güzel yeriydi ama cehenneme çevirdiler!"

İşte bana kalırsa bu da öyle birşey. Mavi konuşulmayı, reklamının farkedilmesini, dikkat çekmeyi başardı, o yüzden bu kampanya başarısızdır diyemem ama fikir doğru mudur orası tartışılır, ne de olsa burası İstanbul ve İstanbul Taksim'den ibaret değil!

Sonradan Gelen Not: Geçenlerde iş görüşmesi için dizüstü etek- topuklu ayakkabı kombinasyonu yapayım dedim de bıyıklı, göbekli amcalar gözleriyle haddimi bildirdi sağolsun, en son birine "al da eve götür amca senin olsun" diyecektim az kaldı da hemen hatırlayıp sustum: "Burası İstanbul"!

2 yorum:

  1. İstanbul'u elbette sadece Taksim'den ibaret görmek yanlış olur..İstanbul'un her semti aynı derecede gelişmiş ya da güvenlik açısından üst seviyede de denemez.. Ama metropol şehirlerin genel profilleri de bu şekilde.. Bugün New York'a gittiğinizde oradaki arka sokaklakların "ghetto" kültürünü hemen hissedersiniz.. Güvenlik sorunu orda da vardır.. İstanbul'un bu halini elbetteki savunmuyorum ama Mavi'nin olaya bakış açısı farklı bence.. Tarihi ve kültürüyle adeta bir marka olan İstanbul ve uluslararası pazarda adını hatrı sayılır bir biçimde hissettiren Mavi Jeans bir kampanyada birleşiyor ve her ikisi de kazanıyor.. Bence olaya burdan bakmak lazım.. Kampanya başarılıdır..

    YanıtlaSil
  2. Öncelikle yazımı okuduğunuz ve yorum yaptığınız için teşekkür ederim. Mavi'nin durumu sizin baktığınız açıdan ele aldığını ve kampanyanın ne kadar başarılı olduğunu yazımın en başında belirttim zaten, özellikle yurtdışı lansmanı için başarılı bulmam da dünyada zaten farklı bir konuma sahip olan İstanbul'u "yabancı" insanların gözünde markalaştırmasıyla ilgiliydi. Açıkçası ben de İstanbul'a hayran olan ve yıllardır burda yaşayan biriyim ancak NewYork-İstanbul karşılaştırmasına katılmıyorum. İstanbul'un özellikle son 5-10 yıl içindeki hızlı değişimi metropol profilinden ziyade köyden kente aldığı göçlerle umut kapısı pozisyonuna döndü, Mavi bir giyim reklamı yaptığından ve hedef kitlesi gençler hatta belli bir kültür seviyesindeki gençler olduğundan bunları düşünmesi gerekir mi? Bence çok da şart değil ama bir giyim firması olarak eğer olayı tarih ve kültür bazında ele alıyorsak insanların giyimindeki değişimlere bakarak bile son 50 yılda ne tarafa kaydığımızı rahatlıkla görebiliriz. Bunu yalnızca İstanbul'la sınırlamıyorum tabi, bu Mavi'nin sorunu da değil, bir kampanya yaptı, hedef kitlesini belirledi ve başarılı da oldu, yukarıda bahsettiğim durumun ise muhatabı Mavi değildir tam tersine mavi üzerinden günümüz profilinin minicik bir kısmına bakıştır, benim İstanbullu bir kadın olarak yaşadığım, gözlemlediğimdir. Hatta, Mavi reklamında beni destekleyerek bu ne böyle daracık başımıza Gay mi olacakdiyen bir baba ya da böyle sokağa çıkılır mı kızım diyen bir anne ile aslında insanların zihnindeki İstanbul imajının çok da özgürlükler dünyası olmadığına ve insanların gençlerin özgürlüğüne bakış açısına değinmektedir.

    Uzun bir yazı oldu, okur musunuz bilemiyorum ama birilerine ulaşabildiğimi görmek beni sevindirdi, fikrinizi belirttiğiniz için tekrar teşekkür ederim.

    YanıtlaSil